Ekonomi

İsviçreli şirketlerin Türkiye’deki yatırımlarının artması bekleniyor

Türkiye’de İsviçre Ticaret Odası Derneği Başkanı Arpat Şenocak, yaptığı açıklamada 1984’te Türkiye’nin önde gelen firmaları tarafından kurulan derneğin 40. yılını bu ay özel bir etkinlikle kutlayacağını bildirdi.

Derneğin temel amacının iki ülke arasındaki iş çevrelerini bir araya getirmek olduğunu belirten Şenocak, “Türkiye ve İsviçre iş dünyası taraflarının birbirini daha iyi anlamasını, bu vesileyle de sinerjilerinin ortaya çıkmasını amaçlıyoruz. Yaklaşık 160 üyemiz var. Üretim, ticaret, hizmet alanında faaliyet gösteren İsviçre veya Türk sermayeli üyelerimiz bulunuyor” diye konuştu.

Şenocak, İsviçre’nin Türkiye’de 8. yatırımcı konumunda bulunan bir ülke olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Çeşitli sektörlerde, finansal hizmetlerden gıdaya, sanayiden ticarete farklı sektörlerde yatırımlar mevcut. Şu anda görüştüğümüz İsviçreli şirketler, mevcut yatırımlarını artırmaya yönelik fırsatları değerlendiriyor. Bu ülkeden, Türkiye pazarına giriş yapmak isteyen çok firma var. Dolayısıyla hemen hemen her alanda Türkiye ile ilgili olumlu bir beklenti var. Sadece fırsatı değerlendiriyorlar. Doğru zamanı bekliyorlar.”

300 şirket faaliyet gösteriyor

Türkiye ile İsviçre arasındaki ticaret hacminin uzun yıllardan beri son derece dengeli devam ettiğini, ihracatla ithalatın aynı seviyelerde kaldığını belirten Şenocak, yaklaşık 300 İsviçreli şirketin Türkiye’de toplam 10 milyar doların biraz üzerinde yatırımı bulunduğunu anlattı. Şenocak, “Bunun da yatırım koşullarının iyileşmesiyle birlikte artmaya devam etmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.

Şenocak, Türkiye’nin genel ekonomik koşullarına bakıldığında ülkenin son birkaç yıldır zorlu bir dönemden geçtiğini dile getirerek, “Fakat son dönemde ekonomi politikası ve alınmış kararlarla birlikte atılan adımlar çok olumlu karşılandı ve bu yönde devam edeceği şeklinde bir beklenti de var. Bu da yatırım iştahına olumlu yansıyacaktır” görüşünü paylaştı.

Genel olarak Avrupalı yatırımcıların beklentisinin şeffaflık, öngörülebilirlik ve kamu kurumlarının bağımsız işlediği bir ortam olduğuna işaret eden Şenocak, güvenin önemli olduğunu aktardı.

Şenocak, “İsviçreli yatırımcılar burada yatırımlarını kısa vadeli düşünmüyor. Üyelerimiz arasında Türkiye’de 50-60 yıllık, hatta 100 yılı bile aşan yatırımları olan şirketler var. Dolayısıyla Türkiye’ye çok uzun vadeli olarak bakıyorlar” dedi.

“CDS’in düşüşü yatırımlara oldukça olumlu yansıyor”

Türk firmaların AB’nin Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması’na uyum için çalışmalarına da değinen Şenocak, şunları kaydetti:

“Türkiye’deki firmaların Avrupa’ya yönelik ihracatlarını da bu çerçevede organize etmeleri gerekecek. Gözlenmediğimiz kadarıyla 1-2 senedir çok yoğun çalışmalar yürütülüyor. Bu da memnuniyet verici. Türk firmaların bu değişimin önemini gördüğünü, gözlemlediğini tespit ediyoruz. Bu nedenle hazırlıkların yürütülmesi, çalışmaların bu anlamda yürütülmesi son derece memnuniyet verici. Sürece hazır değiliz ama en azından ihracatın önemli bir hacmini yaratan, üreten firmaların hazır olduğunu görüyoruz. KOBİ’lerde de yavaş yavaş bu duyarlılığı hissediyoruz.”

Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk priminin (CDS) düşüşünün yatırımlara oldukça olumlu yansıdığını kaydeden Şenocak, bu düşüşün yatırım maliyetleri bakımındanda da son derece önemli olduğunu vurguladı.

Şenocak, “Gri liste konusunda da umuyoruz ki önümüzdeki haftalarda olumlu haberlerle karşılaşırız. Tabii yatırım kararlarını etkileyen parametrelerden biri de bu. Bu olumlu tablo herkesin elini kolaylaştıracaktır. Yatırım kararlarının da çok rahat çıkmasını sağlayacaktır.” görüşlerini kaydetti.

İki ülke arasında yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunu dernek üyeleri ve paydaşlarıyla düzenli görüştüklerini belirten Şenocak, burada en önemli noktalardan birinin de eğitim olduğunu, bu konuda da çeşitli üniversitelerle, meslek kuruluşlarıyla bir araya gelmeye çalıştıklarını anlattı.

Şenocak, eylül ayında İsviçre Başkonsolosluğunun önderliğinde Swiss Days organizasyonunu düzenleyeceklerini anlatarak, sözlerini şöyle tamamladı:

“Ana temamız yine orada eğitim. Üniversiteler, meslek kuruluşları ve üyelerimizden oluşan bir toplulukla üniversite gençlerine, meslek lisesi gençleri öğrencilerimizle birlikte aslında sohbet ederek iş hayatına dair karşılıklı beklentileri ve gereklilikleri paylaşarak gençlerimizin iş hayatına daha da hazır olmasını ve nitelikli katkılar sağlayabilmelerini sağlayacak bir ortam yaratmaya çalışacağız.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu